15 Mayıs 2013 Çarşamba

çocuklara yemek yedirmenin yolları:)


 
Yumurta sevmeyen çocukların fikirleri değişir mi dersiniz? :)


Ahtapot sosise ne dersiniz:)

GARFİELD:)

Bu kahvaltı treni çok şirin değil mi:) 

alıntıdır...

14 Mayıs 2013 Salı

okul öncesinde yabancı dil eğitimi


Okul öncesi dönemde yabancı dil eğitimi

Özellikle son yıllarda anaokullarında verilen yabancı dil eğitiminin önemi gittikçe artıyor. Daha okuma yazmayı sökmemiş çocuğunuzun yabancı dil öğrenmesi size yanlış gelmesin. Çünkü çocuklar artık ikinci dillerini anaokulunda öğreniyorlar. Bir bebek doğduğu anda tüm dilleri öğrenmeye hazır bir şekildedir. Çünkü çocukların beyinleri 8 yaşına kadar dil gelişiminin her ayrıntısını öğrenmek üzere programlanmış bir yapıdadır. Özelikle 0 – 5 yaş arası çocuklar yabancı dil öğrenme önemli bir dönemdir.
Okul Öncesi Dönemde Yabancı Dil Öğrenmenin Faydaları
· Yabancı dil eğitimi gören çocukların düşünme becerileri tek dille öğrenim gören çocuklara oranla daha gelişiyor. Bu da yabancı dil bilen çocukların kavram geliştirme ve üst düzey becerileri kavrama konusunda tek dil bilen çocuklara göre üstünlük sağlıyor.
· Bilimsel araştırmalara göre erken yaşta öğrenilen yabancı dil çocuğun matematik, ana dili ve sosyal bilgiler alanlarında da başarılı olmalarını sağlıyor.
· Erken yaşta yabancı dil öğrenen çocuk çevresindeki olayları algılamada daha üst düzey başarı gösteriyor, kişisel alanda da farklılıklara anlayışlı, saygılı ve hoşgörülü yaklaşıyor.
Ailelerin Dikkat Etmesi Gerekenler
· Bu konuda ilk dikkat etmeniz gereken çocuğunuzu öğrenme konusunda zorlamamak. Öğrenmeyi eğlenceli bir hale getirebilirsiniz.
· Diğer önemli bir noktada çocuğunuzun öğrendiği yabancı dile sizin ne kadar hakim olduğunuz. Eğer yeterince hakim değilseniz yanlış öğrenme gerçekleşmesine neden olursunuz.
· Çocuğunuzun evde yabancı dili tanımasını istiyorsanız çeşitli materyallerden başlayın. Örneğin yabancı dilde bir çocuk şarkısı öğrenin beraber. Veya resimli hikaye kitapları, çizgi filmler, bilgisayar oyunları, görsel ve işitsel materyaller bu konuda size yardımcı olacaktır.
· Çocuğunuzun en iyi eğitim alacağı yer okuldur. Okul seçiminde buna çok dikkat etmeniz gerekiyor. Eğer çocuğunuzun yabancı dil öğrenmesini istiyorsanız seçeceğiniz okulun verdiği eğitimin kalitesinden emin olun.
· Çocuğunuz okulda yabancı dil eğitimi alıyorsa, okuldan eve döndüğünde onunla eğlenceli tekrarlar yapın. Öğrendiği dili biliyorsanız ufak aktivitelerle onun öğrendiklerini pekiştirmesine yardımcı olursunuz. Örneğin; çocuğunuz renklerin İngilizcesini öğrendiyse eve döndüğünde evdeki eşyaları kullanarak “Rengini Bul” oyunu oynayabilirsiniz.
Çocuğunuzun yabancı dil öğrenmesi kadar bunu istemesi ve doğru öğrenmesi de önemlidir. Eğer bu konuda çocuğunuzun eğitim almasını istiyorsanız her açıdan öğrenimini etkileyecek noktalara anne baba olarak dikkat etmeniz gerekiyor.

Doğa Koleji

13 Mayıs 2013 Pazartesi

okul öncesinde oyunun önemi

Okul Öncesi Eğitimde Oyunun, Oyunda Yetişkinin İşlevi
Yazar: Prof. Dr. Norma RAZON, Eğt.Dan.-Pedagog   
Eskiden eğitim, çocuğu yetişkin toplumuna hazırlamak, öğretim de bireye birtakım temel bilgiler kazandırmaktı. Bugün artık çocuğu yetişkin toplumuna hazırlamak ve ona birtakım bilgileri kazandırmak yeterli olmamakta; eğitim daha geniş bir çerçeve içinde ele alınmaktadır.
Günümüzde eğitimin amacı: Bireyin en iyi şekilde gelişimini sağlamak, uyumlu ve mutlu bireyler yetiştirmektir. Eğitimin amacına ulaşması da ancak bireyi tanımakla mümkün olmaktadır. Bireyi tanımak, onu tanıyarak eğitmek de, tüm gelişim basamaklarını ve bu basamakların özelliklerini bilmekle gerçekleşebilmektedir.
Konumuz okulöncesi eğitimi olduğundan, bu dönemin, insan gelişiminde taşıdığı öneme değinmek istiyorum. İnsan yaşamının ilk beş-altı yılı, uzmanlar tarafından " sihirli yıllar " olarak adlandırılmaktadır. Çünkü bu yıllar zihinsel, bedensel, duygusal ve toplumsal gelişimin en süratli olduğu yıllardır. Yine bu yıllar, karakter ve kişilik oluşumunda en etkili yıllardır. Sihirli yıllar olarak nitelendirilen okulöncesi dönemde, çocuğun dış dünyayı tanıması için fırsat yaratmak, onun gelişimini sağlayan bir ortam hazırlamak, onu sosyal ilişkiler kurabileceği bir çevrede yetiştirmek, ona oyun imkanı ve oyun malzemesi sağlamak, aileye ve eğitimcilere düşen başlıca görevlerdendir.
Okulöncesi dönemde çocuğun en ciddi uğraşı oyun, en önemli işi yine oyundur (Montaigne). Eskiden oyun: Fazla enerjinin boşaltılması [Spencer], atalarımızın etkinliklerinin tekrarlanması [Hall], antisosyal eğilimlerden kurtuluş [Catharsis], gerçek hayata hazırlayan alıştırmalar [Gross], sinir sistemini uyardığı için organların gelişimini sağlayan bir araç [Karr] olarak ele alınmaktaydı. Günümüzde ise oyun şöyle tanımlanmaktadır:
  • Çocukluk döneminin temel amacıdır.
  • Öğrenme, yaratma, deneyim kazanma, iletişim kurma ve yetişkinliğe hazırlanma aracıdır.
  • Yorgunluk ve sıkıntılardan kurtuluştur.
  • Özgürce ve kendiliğinden yapılan, haz veren, mutluluk kaynağı olan çocuğu geliştiren ve eğlendiren etkinliktir, [Sel].
  • Çocuğun zihinsel yetenekleri kadar, tüm gelişim yüzlerini uyaran, duygularını ve duyularını geliştiren etkinliklerin tümüdür. [Tezcan].
  • Artık oyun, geçmişte olduğu gibi çocuğun boş zamanını geçirmek için yaptığı bir faaliyet olarak değerlendirilmemekte, oyunun bir ihtiyaç olduğu kabul edilmektedir. Oyun sırasında çocuk pek çok şeyi kendi kendine deneyerek öğrenmekte, kendisinde gizil güç olarak var olan yetenekleri geliştirmekte, birçok beceriyi zorlanmadan kazanmakta, yetişkinin ve dış dünyanın baskısından kurtulmaktadır. Bu açıdan ele alındığında oyunun geliştirici, eğitici, psiko-sosyal ve tedavi edici işlevleri ortaya çıkmaktadır.
  • Oyunun geliştirici işlevi : Oyun sırasında çocuğun bazı organları ya da tüm bedeni hareket halindedir. Çocuk hareketli oyunlarla kaslarını geliştirme fırsatını bulur, el becerisini geliştirir, bir takım beceriler kazanır, birikmiş enerjisini oyun yoluyla harcamayı öğrenir. Çocuk bedenini ve bedeninin kısımlarını tanır, bunların görevlerini keşfeder, bunlardan yararlanmayı başarır.
  • Oyunun eğitici işlevi : Oyun yoluyla çocuk çevresindeki nesneleri tanımayı, cisimleri kullanmayı öğrenir. Çocuk: küçük - büyük, ağır - hafif, az - çok gibi bir takım kavramları oyunda kazanır. Renkleri, boyutları ve biçimleri ayırd etmeyi öğrenir.
  • Oyunun psiko - sosyal işlevi : Yetişkinin müdahalesine gerek kalmadan, çocuk bazı gerçekleri oyun sırasında öğrenir. Keşfetme, yaratma etkinlikleri ile zihinsel yeteneklerini harekete geçirir. Çaba harcamayı, başladığı işi bitirmeyi ve bundan zevk almayı öğrenir. Kabullenmekte güçlük çektiği kuralları benimser. Deneme - yanılma yoluyla doğruyu bulmayı öğrenir. Ben ve başkası kavramlarını kazanır. İşbirliği, paylaşma, yardımlaşma, yenme ve yenilmeyi yaşayarak öğrenir. Kısaca sosyalleşmeyi başarır. Bu arada çocuk, oyun yoluyla iletişim kurmayı, duygu ve düşüncelerini ifade etmeyi öğrenir.
  • Oyunun tedavi edici işlevi : Çocuk, oyun yoluyla yetişkin baskısından, sıkıntı, üzüntü gibi olumsuz duygularından kurtulur. Kardeşine yönelik saldırganlığını, annesine duyduğu kızgınlığı oyuncak bebeğine yöneltir. Kısa bir süre için de olsa oyunlarında korku, endişe, öfke, kıskançlık gibi duyguları yenmeyi başarır.
  • Duyu hareket şemalarının geliştiği ilk iki yılda, çocuğun yaşamına alıştırma oyunlarının, oyunlarına da hareketin egemen olduğu görülür. Çocuk bu devrede yapabildiği hareketleri tekrarlar. Bu tekrarlar bir yandan çocuğun becerilerini geliştirirken, öte yandan çocukta haz duygusunu geliştirir. Bu dönemde çocuğun en çok tekrarladığı ve zevk aldığı hareketler: yakalama, çekme, itme, atma, çarpma, incelemedir. Bebeklikten kurtulup, ilk çocukluğa geçmesiyle çocuğun yaşamında sembolik oyun belirir. Çocuk, oyunlarında gerçeği istediği şekilde değiştirir, çevresindeki cisimleri istediği gibi kullanır, kendisini farklı kişilerin yerine koyar, bebekleriyle konuşur. Bu arada kendisi için zevk kaynağı haline gelen dramatik oyunla çocuk, gerçek hayatta yapmaktan çekindiği şeyleri yapar, bundan mutlu olur. Nihayet çocuğun oyununa kuralın girmesiyle, çocuk kurallı oyundan zevk almaya başlar. Başta çocuk, yetişkinin ya da arkadaşının koyduğu kuralı benimserken, zamanla kendi de yeni kurallar bulmaya ve bunları uygulamaya başlar.
  • Gelişim aşamaları boyunca gözlem yaptığımızda, başlangıçta çocuğun tek başına oynadığını görürüz. Çocuk kendi kendine oynar, konuşur, zamanla başkalarının oyunlarını izlemeye başlar ve bundan zevk alır. Bu arada iki çocuğu yanyana koyduğumuzda, iki çocuğun aynı materyelle oynadığını, ancak her birinin ayrı ayrı oyunlar kurduğunu - paralel oyun oynadıklarını - aralarında iletişim olmadığını görürüz. Daha sonra çocuk, yanında arkadaş aramaya başlar, arkadaşıyla oynamaktan mutlu olur. Artık birlikte oynanan oyunlar, işbirliğine dayalı oyunlar çocuğun yaşamında yer alırlar. Bireysel oyundan, kollektif oyuna geçerek çocuk sosyalleşir.

    12 Mayıs 2013 Pazar

    ŞARKILAR.

    YANGIN
    Yükseliyor alevler
    Yanarken canım evler
    İtfaiye erleri
    Sanki ateşden devler
    Koş arkadaş sende koş
    Su taşı çabuk sönsün
    Ali Hasan Mustafa
    Çabuk evine dönsün


    VÜCUDUMUZ
    2 elim 2 kolum bacaklarım var
    Her insanda bir burun bir de agız var
    Sen hiç gördünmü 3 kulaklı bir adam?
    Olurmu hiç 3 kulak dmnde aynaya bak hey)2

    2 kulak 2 yanak birde basım var
    Gözlerimde kirpiğim saçlarımda var
    Sen hiç gördünmü 3 dudaklı bir adam?
    Olurmu hiç 3 dudak dönde aynaya bak hey)2

    2 gözüm 2 kasım parmaklarım var
    İnci gibi dişlerim saçlarımda var
    Sen hiç gördünmü 3 yanaklı bir adam?
    Olurmu hiç 3 yanak dönde aynaya bak hey)2

    NOTALAR:
    FA SOL Mİ FA, FA SOL Mİ FA, FA FA SOL SOL LA
    Sİ Sİ Sİ Sİ LA LA LA, SOL SOL SOL SOL FA
    LA LA Sİ Sİ Sİ, DO* DO* DO* RE* DO* Sİ LA
    Sİ Sİ Sİ Sİ LA LA LA, SOL SOL SOL SOL SOL FA DO*


    DİŞLERİMİ FIRCALARIM
    Yemegimi Bitirince Dişlerimi Fırcalarım
    Yatmaya Gitmeden Önce Dişlerimi Fırcalarım
    Bembeyaz Bütün Dişlerim Onlara İyi bakarım
    Günde 2 Kez Mutlaka Dişlerimi Fırcalarım

    Bir Saga Bir Sola Çalkala Çalkala (Nakarat)
    Yukarıya Asağıya Gargara Gargara

    Yemegimi Bitirince Dişlerimi Fırcalarım
    Yatmaya Gitmeden Önce Dişlerimi Fırcalarım
    Bembeyaz Bütün Dişlerim Onlara İyi bakarım
    Günde 2 Kez Mutlaka Dişlerimi Fırcalarım

    Bir Saga Bir Sola Çalkala Çalkala (Nakarat)
    Yukarıya Asağıya Gargara Gargara

    (Çocuk İsimleri Gelir) Sende Fırcala
    (Çocuk İsimleri Gelir) Sende Fırcala


    GÖKYÜZÜ

    gökyüzünde nler var bilin bakalım
    binelim bi rokete hoooop uçalım

    gece ay dede bana gülücük atar
    yıldızlar gözkırpar ışıklar saçar

    güneş doğdu işte aydınlık oldu
    ay dede ve yıldızlar hemen uyudu

    pamuk gibi bulutlar hoplar zıplarım
    roketime binerim hoooop uçarım




    Deredeki Ördek

    Deredeki ördek
    Nasıl yüzüyor (2)
    Usanmadan böyle
    Ne çok söylüyor (2)

    Vak vak vak vak
    Vak vak
    Vak vak vak vak

    Taş atan çocuklar
    Ne de yaramaz (2)
    Uzaklaşan ördek
    Bakın ne kurnaz (2)


    Vak vak vak vak
    Vak vak
    Vak vak vak vak




    Günaydın

    Söz: Banu Kanıbelli
    Müzik: Banu Kanıbelli

    Saatim çaldı bip bip bip
    Yüzümü yıkadım şap şup şup
    Dişimi fırçaladım faş fuş fuş
    Kahvaltı yaptım ham hum hum
    La-la-la-la-la-la


    Servisim geldi düt düt düt
    Okula gidiyoruz hop hop hop
    Arkadaşımla kih kih kih
    Hostes dedi ki şşşt şşşt şşşt
    La-la-la-la-la-la


    Okula geldik hey hey hey
    Servisten indik rap rap rap
    Sınıfın kapısı tak tak tak
    Herkese birden günaydın
    La-la-la-la-la-la

    8 Mayıs 2013 Çarşamba

    çocuk eğitimi


    Çocuğa sağlıklı eğitim verebilmenin yolu sağlıklı iletişimden geçer. Eğitim sürecinde, anne baba ve çocuğun bakımına yardımcı olan kişilerin doğru davranışlar sergilemesinin önemi büyüktür. Genel olarak dikkat edilmesi gereken kurallar varolmakla birlikte, özellikle bazı yaş dönemlerinde çocukların ebeveynleri daha zorlayabileceği unutulmamalıdır. Bunların başında iki yaş dönemi gelir . Bu dönem aynı zamanda tuvalet alışkanlığının da kazanılmaya başladığı zamana denk düşer. İki yaş civarında çocuk artık kendi vücudu üzerinde kontrol kazamaya başlar. Hareket ve kendini ifade etme becerileri hızla gelişir. Bununa birlikte çocuk istekleri üzerinde daha ısrarcı, inatçı olmaya aşlar. Anne babanın tahammül sınırlarını zorlayacak kadar zıtlık çıkarabilir, gereksiz yere ağlar, istekleri olmadığında eşyaları fırlatabilir, kendini yerlere atabilir. Bu durum zordur ancak normal gelişimin de bir parçasıdır. Bakımverenin bu sürecin geçici olduğunu bilerek sabırlı olması gerekir. Çocuğa bağırmak, şiddet uygulamak gibi yanlış tavırlar çocuğun daha da negatif bir tavır içine girmesine neden olmaktan başka işe yaramaz. Böyle durumlarda en uygun davranış sabırlı, sakin ve kararlı olmak, çocuğun sakinleşmesini beklemektir.
    Çocuğun içinde bulunduğu yaş döneminin yanı sıra, çocuk eğitiminde anne babanın takındığı tavır ve farkında olmadan yaptıkları tutum hataları da çocuğun söz dinlememe davranışı göstermesine sebep olabilir. Özellikle çocuklara uygulanan katı disiplin veya tam tersi fazla gevşek bir disiplin, ebeveynlerin kararlı ve net bir tavır sergileyememesi ve çocuğa farklı mesajların verildiği kalabalık ortamlarda yetişmiş çocuklarda bu tip olumsuz davranışları daha fazla görüyoruz. Ayrıca çocuğa bir kardeş gelmesi de çocukta yarattığı stres nedeniyle, sinirli olmasına ve olumsuz da olsa ilgiyi üzerine çekmeğe yönelik zorlayıcı, söz dinlemez davranışların ortaya çıkmasına neden olabilir.
    Çocuğun toplum içinde uyum içinde yaşayabilmesi, sorumluluk duygusu ve iç denetim kazanabilmesi için belli bir disiplin içerisinde yetiştirilmesi gerekir. Kural tanımayan, her istediği yapılmış, söz dinlemeyen çocuklar hem kolay mutlu olamazlar, hem de davranışlarındaki benmerkezci tutum nedeniyle sosyal çevre tarafından dışlanabilirler. Bu nedenle anne babaların çocuklarına bazı toplumsal kuralları ve sağlıklı davranış modellerini öğretmeleri çok önemlidir. Burada en önemli noktalardan birisi anne ve babanın çocuklarına kendi davranışlarıyla örnek olduklarını unutmamalarının gerektiğidir. Kendisiyle ve birbirleriyle sürekli bağırılarak ve azarlayarak konuşulan çocuklar aynı davranışları kendi anne baba ve kardeşlerine gösterirler. Aynı şekilde saygılı, çalışkan, girişken olabilmeleri için çocuklarımıza davranışlarımızla örnek olmalıyız. Aşırı katı disiplin uygulanması ise çocuğun korkak, öfkeli ve kızgın davranışlar sergilemesine yol açabilir.
    Doğru davranışlarının gözden kaçırılmadan, fazla abartılı olmamak kaydıyla övülmesi ve takdir edilmesi çocuğu mutlu ederek olumlu davranışın tekrarlanması ve pekişmesini sağlar. Somut hediye ve ödüller de sık olmamakla birlikte verilebilir.
    Ceza ve ödüllendirme çocukların eğitiminde kullanılan ve etkinliği kanıtlanmış yöntemlerdir. Öncelikli olarak tercih edilmesi gereken her zaman ödüllendirme olmalı, cezaya en son başvurulmalıdır. Cezalar asla çocuğun kişiliğini zedeleyecek, onun kendine güvenini sarsacak nitelikte olmamalıdır. Bilgisayar oyunu oynamasının kısıtlanması, sokağa çıkmasına belli bir süre izin verilmemesi, odasında bir süre oturup beklemesi gibi onun için önemli ve severek yaptığı birkaç aktiviteden uzaklaşması şeklinde cezalar daha uygun olacaktır. Çocuğu da eleştirirken “Sen yaramaz bir çocuksun” gibi genel ifadeler kullanmak yerine, “Bu yaptığın davranış yanlıştı” gibi hataya odaklanmak çok daha doğrudur.
    Sonuç olarak kendine güvenen, mutlu ve sosyal ilişkilerinde başarılı çocuklar yetiştirmek istiyorsak onlara davranışlarımızla örnek olmalı, onlara güvendiğimizi hissettirmeli, olumlu davranışlarını takdir etmeli, onlarla ilişkilerimizde hoşgörülü, tutarlı, net ve kararlı davranmaya dikkat etmeliyiz. Aşırı gevşek ve aşırı katı bir disiplin çocuklarda davranış sorunları oluşmasına neden olacağından dengeli bir eğitim çok önemlidir.